Beni bilen bilir, yerliciyim, gelin görün ki bu konuda asla fanatik olmadım. Savunduğum şuydu; bu iş çırakların değil, ustaların işidir, yani Vincenzo Montella gibilerin…
İtalyan hoca donanımlı, ülkemizi yakından tanıyor, Adana Demirspor’da başarılı işlere imza attı, hakkını da teslim edelim. Türk futboluna katkı sağlayacak, ister yerli, ister yabancı olsun, başımızın üzerinde yeri var. Montella’nın oyuncu tercihleri, hamleleri, taktikleri 10 numara. Geçmişte kim olursa olsun, kendi takımında şans bulamayanlara A Milli Takım’da pek yer verilmezlerdi. Montella öncelikle bu anlayışına sünger çekti. Örneğin Fenerbahçe’nin stoperlerinden, ancak yedek kulübeye çakılı kalan Samet’i gözü kapalı 11’de oynattı. Adana Demirspor’dan tanıdığı, yeteneklerini iyi bildiği Yunus Akgün ve Yusuf Sarı’yı sahaya sürmesi bir cesaret işidir. Kaldı ki bana göre ikisi de ay-yıldızlı formayı sonuna kadar hak ediyor. Yunus Akgün’ün gol perdesini açan vuruşu, uzun süre jeneriklerden inmeyecek.
Montella, Letonya karşısında maç 0-0 iken iki oyuncu hamlesine hazırlanıyordu ki, Yunus’un golü her şeyi terse çevirdi. İtalyan hoca, gol yollarında etkili olduğu bilinen Cenk Tosun’a el freni çektirdi, bir süre bekledi, 76’da sahaya sürdü. Nitekim Cenk iki gole imza attı, farkın yaratıcıları arasına girdi. İşte çırak ile usta arasındaki en büyük fark budur, teşekkürler Montella…
Bu tip turnuvalara katılmak ülkemiz adına önemlidir, ancak bu kulvarlarda misafir olmamak önemlidir. Montella’nın Almanya’daki finallerde bu misafir takım algısına da son vereceğine inanıyorum. Geçmişte yerli hocalarımızla uluslararası arenalarında çok başarılı işler yaptığımıza tanıklık edenlerdenim.
Gelelim ay-yıldızlı futbolcularımıza… Türk futbolcusunun başaramayacağı hiçbir zorluk yoktur, yeter ki istesinler. Geçmişte denizleri çok aştık, ama derede boğulduğumuz günleri de anımsıyorum! Almanya yolunda hiç düşünmediğimiz darbeler aldık, ama yıkılmadık, ayakta kaldık, önce Hırvatistan’ı sahasında devirdik, ardından Letonya’yı farklı yenerek finaller biletini cebimize koyduk.
Biliyoruz ki bu başarıda müthiş bir takım ruhu var, emek var, alın teri var, mücadele var. Teknik adamından tutun da, malzemecisine, doktoruna, ister yedek olsun, hepsinin katkısı var. Bizlere böylesi bir mutluluğu yaşattığınız için hepinize teşekkür ediyoruz, alnınızdan öpüyoruz. Hadi bakalım bu ülke finallerde sizlerden büyük başarılar bekliyor. Bilirim yaparsınız. Misafir değil, kalıcı olalım, insanlarımızı sokağa dökelim, ne dersiniz?
Doğruya doğru, yanlışa yanlış
Bakın eyyy Beşiktaş sevdalıları, ben gazeteciyim, ben haberciyim, yorumcuyum, hiçbir dönemde taraf olmadım, (Efsane Başkan Seba hariç)… Efendim, Başkan Ahmet Nur Çebi ve yönetimi tribün baskısına fazla dayanamadı, olağanüstü kongre kararı aldı. Kişisel düşüncem, Süper Lig’de inişli çıkışlı bir grafik çizen Kartal bu konumdayken, böylesi bir karar alınması yanlıştı.
Gelelim adaylık meselesine; ‘X olsun, Y olmasın’ demek bizim mesleğimizin etiğine aykırıdır. Gelirler o koltuğa otururlar, başarılı işleri destekleriz, yanlışlarını eleştiririz.
Daha önce ‘tribünlere, ne başkan, ne teknik adam dayanıyor’ gibi bir cümle kurmuştum, halen de arkasındayım!
Efsane Başkan Seba’yı siz gönderdiniz, keza Serdar Bilgili, artı Fikret Orman… Sıra geldi Ahmet Nur Çebi’ye! Adaylığını koyar mı, koymaz mı, bilemiyorum. Ancak bu tip kongrelerde koltukta oturan, rakiplerine göre bir adım öndedir, bunu bilir, bunu söylerim.
Efendim, geçtiğimiz hafta çok güvendiğim bir dostumdan Başkan Çebi’ye bazı futbolcuların destek mesajları attığını öğrendim, araştırdım, doğru çıktı. Bu haberdir, ne yani yazmayalım mı? Bu haber nedeniyle sosyal medyada adeta saldırıya uğradım! Bakın fikri zikri olmayanlar, hakaret yolunu tercih ederler genelde! Eleştiriye tamam, ama hakarete hayır.
Yönetimleri ister destekleyin, ister desteklemeyin, hiç olmazsa takıma sahip çıkın, taraftarın asli görevi de budur, yanılıyor muyum? Demem o ki, 50 yıllık gazetecilik yaşamımda hiç kimsenin ‘adamı’ olmadım, mesleğimin ‘adamı’ oldum, bir kişi bunun aksini iddia edemez, edenin de alnını karışlarım!
Güzel sözler
“İnsana aklı, dertlerden kurtulması için verilmiştir.” – Tolstoy